BAŞLANGIÇ BALLADI

      Varyasyon hesabı... Bilmem  kaçıncı yaradılış dalgasının olasılığı en kuvvetli basan, en yüksek ihtimalli türevi sonucu geldik hayata. insan!... İnsan denen yaratıkları olduk boşlukta uçan toprak yığınının.

                           ***

      Birden çok bilinmeyenli bir denklemle başlanan anlatının, hiçe varan sonuç bulucularını peydah etti, sıcak rahimli soğuk beden anneleri cansız toprak kütlesinin. önce birbirlerine seri bağlı kara  bulutların sürat  yarışlarına  sahne oldu  evren ve ardından tebessümünü  savurdu  belki de çoktan sönmüş olan  yıldızların ışık huzmeleriyle. Yeryüzünde  tüm bunlar  olup  biterken kendi  halinde  bir çınlama ile  yeni  bir  süreç  başlatıldı.  İnsan  Adem bedeniyle sızdı  ve ardından tamladı  Havva ve  sonrası  devamlılık arz etti. pek çoğumuz  ağlayarak  doğduk  oksijen  bazlı  hava sirkülasyonunun  kuşatmasında ki dünyaya. Bir  çok nedeninden  biriydi alışmadığımız  oksijenin yakması ciğerlerimizi yada istem dışı  çıktığımız yarışta  verilen  start'a olan öfkemizdi  dökülen yaşlarımıza. Neyse neydi, hem kime neydi  ağlama  sedası yayılan boşluğa...  Doğumlar  ölümleri, ölümler istem dışılıkları getirdi  ve süreç kendi halinde  yakaladı  bu  döngüsel ambiyansını. Yıllar, yıllar  geçti ve  sorular  doğuran zihinler yarattı  evren ve  bu  soruları  sorgulayıp  çözümler  bulan  türevlerini...

                       ***
       Ağlama sesleri  kahkahalarla  karıştı. İlk  anlarda  yaşanan arbede  yerini  birleşmelere  ve hatta  kusursuz  alışılmışlıklara  teslim etti. Masumiyet  tahttan indi ve  şeytan  artık rakipsizdi. Araştırıldı,  üzerinde yoğun mübadeleler  verildi ve sonuç  ağlamaksızın da  dünyaya gelmenin mümkün olduğuna vardı. olasılıklarla devam  ediş  olasılıklar  getirdi dünyaya bazen öksüz, bazen sahipsiz... Kanıtlanmamıştı ve henüz  olasılıktan ötede değildi  bu  tez. Yalnız bu  tezi bir ben yeryüzünün diğer yanında gözlerimin şahitliğinde, bir soğuk beton yığınında gülmeksizin doğanların belki de  en seçkini  gözlerini açmıştı  dünyaya. ne oksijeni yadırgamıştı, ne de bu  dışa  vuruma  tepkisel herhangi bir eylem sergilemişti. Öylece kendi  halinde  selamlamıştı  kimsesizliğini. Bir savaşın  tam orta  yerine düşen bir havan mermisinin açtığı  boşluğa sızan, yağmur  tanelerinin nem kattığı  harabe  evin  doğuma  en müsait köşesinde. 
       
                             ***

        Nokta, ve ardından iki tane  daha. anlatım mı anlatılmayı  bekleyen onca şeyin ardından  sıyrılırsa  devam olup  yağacak mutlaka.  yeryüzünün en sert  kelimeleri  yada en  bed  amirliği  kan verecek  arsızlığın  kansızlık  sorununa. sorun kalmayacak  ve  noktalar  düşeşi mecbur kılacak.


                         şimdilik  eyvallah...

BİR EKSİK KUŞAK

Beat kuşağının kayıp yaşayanları. Evet eksik kalan kuşaktır o kuşak. Yeni arayışların belkide en yoğun gerektiği ve en ağır bedellerin onları artık umursamaz kıldığı kuşak. Evet belkide onların ödedikleri diyetler bu gün perhiz yapmamamıza neden oldu. Ve aynı arayışlarda boğulmayışımıza tabi...
LOST

Bir dönemin en bildik jargonu "lost". Evet gerçekten bir kayıp vardı. Tıpkı beat kuşağı edalı kayıp bir kuşak. Ne farkı var her ikisinin de... belki de yok ama bana göre oldukça farkli iki kulvar...

YİTİK NESİL

Bir popüleristlik hegemonyasına dalmanın sonucu, populist mantalitenin esaretine girerek kaybolup gitmiş, çoğulcu yaşam yerine bireysel yaşama sıkıştırılmış ve trendy olmak, markalaşmak adına bir yığın şebeklikler ile göz boyama işlevi içine girmiş, bohemlikten uzak ama sanki en koyu bohem yaşama mahkum edilmişçesine umarsız yaşayan ve toplumun tam ortası yerine kıyılarına itilmeye çalışılan bir nesildir.
Bir adam ve bir kadın ancak doğru tarihsel süzgeçten geçtiklerinde efsaneleşirler. Tıpkı Leyla ile mecnun gibi. En az onlar kadar yalan ve en az onlar kadar şanslı.


kayra zoran
 
Bugün 6986 visitorskişi burdaydı!
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol